Sınava hazırlanan bir öğrenciye en çok sorulan sorulardan birisi “Günde kaç tane soru çözüyorsun?” sorusudur. Ayrıca öğrencinin de uzmanlara ve öğretmenlere en çok sorduğu sorular arasında “Günde kaç tane soru çözmem gerekir?” sorusu vardır.
Konuyu çalıştıktan veya konuyu tekrar ettikten sonra kendimizi değerlendirmek, konuyu pekiştirmek için çoktan seçmeli sorular çözeriz. Amacımız bilgimizi sınamak ve konuyu ne kadar öğrendiğimizi anlamaktır. Eğer soruları doğru cevaplar isek moralimiz yükselir ve kendimizi iyi hissederiz. Ancak soruları doğru cevaplayamaz isek moralimiz bozulur ve motivasyonumuz düşer. Burada önemli olan soruları yanlış cevapladığımızdaki duygusal dayanıklılık durumumuzdur. Üzerimizdeki bu baskıyı iyi yönetmemiz gerekir. İster istemez yanlış yaptığımız zaman moralimiz çabuk bozulup havlu atma durumuna gelebiliyoruz. Bu durum ders çalışma performansını etkileyebilir. En önemli nokta da burasıdır. Emin olun bu durumu sadece biz değil, birçok öğrenci yaşıyor. Bunu bilmemiz gerek. Bu durumda duygusallıktan çıkıp irademizi kullanmamız gerekir. Beş, on dakika ara verip konuyu tekrar çalışmalıyız.

Günlük soru çözme sınırını kendimiz belirleriz. Hedefimizdeki liseyi/üniversiteyi kazanmak için günlük çözmem gereken, standart belli bir soru sayısı yoktur. Soru çözme sayımız, günlük çalışma performansımıza, mezun olup olmadığımıza, bir ortaöğretim kurumuna devam etmemize, hangi konuyu ne kadar bildiğimize, konulara hâkimiyetimize bağlıdır.
Soru çözmenin bize faydaları nelerdir?
- Kendimizi değerlendirmemizi sağlar.
- Konuyu ne kadar öğrendiğimizi görürüz. Yanlış yaptığımız konular ve zorlandığımız sorularda konu tekrarı yaparız.
- Doğru yaptığımız sorular da dahi konu tekrarı yapmış oluruz.
- Konuyu pekiştirmeye yarar. Soruyu ister doğru, ister yanlış çözelim (doğruyu öğrendikten sonra) konuyu pekiştirmemize yardımcı olur.
- Bize zaman kazandırır. Her konuda konu tekrarı yapmayız, eksik konularımızda tekrarı yapabiliriz. Ayrıca soru çözdükçe soru çözme hızımız artar. Zamanla yarıştığımız sınav esnasında kendimizi hazır hissederiz. Hüseyin Bolt 3 Mayıs 2008 tarihinde 100 metreyi 9,76 saniyede koştu. Ancak bu hıza ulaşmak için tekrar tekrar koştu. Ben 100 metreyi koşuyorum demedi. Herkes 100 metre koşuyor, ancak hızı en iyi olan kazanıyor. Sınavda da durum aynısıdır. Herkes soru çözüyor. Ama hızlı olan daha çok soru çözüyor. Zamanı yetiştirememe gibi bir sıkıntısı olmuyor. Be nedenle ne kadar hızlı olursak zorlandığımız konulara o kadar çok zaman kalır.
- Soru mantıklarını ve tarzlarını görmemizi sağlar. Bu nedenle ne kadar çok farklı kaynaktan soru çözersek o kadar farklı tarzda soru ile karşılaşırız. Farklı soru tarzlarını görmek bize soruları anlamamızda yardımcı olur.
İlla eksik olduğumuz konularda değil çok iyi olduğumuz konularda da soru çözmemiz gerekir. Çünkü soru çözmek konuyu tekrar etmemize ve konuyu pekiştirmemizi sağlar. Ben bu konuyu biliyorum artık bu konuda soru çözmeyeyim dememeliyiz.
Bizim günlük çözdüğümüz soru sayısı hayati önem taşımamaktadır. Bizim için önemli olan çözdüğümüz soruların konuları ile ilgili ne öğrendiğimizdir. İllaki günlük çözülen soru sayısı motivasyonu sağlar ama burada asıl önemli olan çözdüğümüz sorulardan ne öğrendiğimizdir. Soruları çözdük, doğru yaptığımız sorular konuyu pekiştirmeye, tekrar etmeye ve hız kazanmamıza yardımcı oldu. Ama çözemediğimiz konulara dönmediysek, tekrar etmediysek, şıkkı öğrenmekten başka fayda sağlamayacaktır. Onu da kısa süre sonra unutabiliriz. Önemli olan yanlış yaptığımız soruların konularını tekrar etmektir. Öğrenci olarak en büyük eksikliğimiz de budur. Yanlış yapabiliriz. Biz eğer yanlış yaptığımız konuları tekrar edersek öğrenmeye başlıyoruz.
Günde 150 doğru, 50 yanlış soru çözdüğümüzde 200 soru çözdük diye hanemize yazıyoruz. Aslında istatistik olarak doğru ama 50 yanlış sorunun konularını tekrar edip öğrenmediysem, ben gerçekte 150 soru çözdüm ve 150 sorunun konusunu tekrar edip pekiştirdim. Yanlış yaptığım 50 soruyu çözmedim, çözemedim.
Zorlandığımız sorunun da konu tekrarını yapmalıyız. Ben bu soruyu zorda olsa çözdüm diyerek orada bırakmamalıyız.
Yanlış yapabiliriz. Yanlışı konu eksikliğinden mi yapıyoruz, dikkatsizlikten mi yapıyoruz bunu iyi belirlememiz gerekir. Konu eksikliğini yukarıda da bahsettiğimiz gibi tekrarlarla giderebiliriz. Dikkatsizlikte soruyu tam anlamamıza neden olur. Bu durumda acele etmeden, soruyu anlamadan cevabı düşünmemeliyiz. Makul bir sürede soruyu anlamaya çalışmalıyız. Uzun süre soruyu çözemez isek kaygılanır ve moralimiz bozulur. Belli bir sürede soruyu anlayamaz isek zaman kaybetmeden diğer soruya geçmeliyiz. Eğer sınavda isek zamanımız kaldığında bu soruya tekrar döneriz. Ama sınavda değilsek testimizi bitirdikten sonra soruya döneriz. Fazla soru çözerek pratiklik kazanıp, dikkatsizliğimizi giderebiliriz. Pratik kazandıkça, konuya hâkimiyetimiz ve konu bilgimiz arttıkça cevaplama hızımız da artacaktır.
Bir soruyu anlayamamızın nedeni kelimenin anlamını bilmemek olabilir. Bu nedenle kavramlar ve kelimelerin anlamını bilmek gerekir. Bunun için de gün içerisinde kitap okumaya vakit ayırmalıyız. Boş vaktimiz olduğu için, boş vaktimizi değerlendirmek için değil, okumamız gerektiği için kitap okumalıyız.
Birçok öğrenci zorlandığı konuları bırakıp, iyi olduğu konularda çalışmaya ve soru çözmeye devam ediyor. Konu hâkimiyetimizin, bilgimizin arttığını ve o konuyu öğrendiğimizi düşünüyorsak bu konuda soru çözme sayısını azaltabiliriz. Böylelikle zorlandığımız diğer konulara vakit ayırıp, zorlandığımız konularla ilgili tekrar yapıp, soru sayısını artırabiliriz.
Konuyu çalıştıktan veya tekrar ettikten sonra soru çözebiliriz. Ayrıca kendimize haftada bir gün soru çözme günü de ayırabiliriz.
Zorlandığınız konularda ve çözemediğiniz sorularda muhakkak yardım almamız gerekir. Öğretmeninize veya danışmanımıza sorabiliriz. Soru sormak ayıp değildir. Sormazsak öğrenemeyiz.
Herkese başarılar.
Adem İCİ